Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi
Bayraktar, organik tarımın Türkiye'de önemli imkanlar sunduğunu vurgulayarak,
"İlaç ve gübrenin en az kullanıldığı, kimyasallarla toprağın en az
kirlendiği Doğu Anadolu, olağanüstü organik tarım potansiyeline sahip"
dedi.
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar yaptığı yazılı
açıklamada, dünya nüfusundaki hızlı çoğalma ve beslenme alışkanlıklarının
değişmesiyle birlikte gıda maddelerine duyulan ihtiyacın yoğun bir şekilde
arttığını, birim alandan daha fazla ürün alabilmek için tarımsal alanlarda
kimyasal girdilerin kullanıldığı konvansiyonel üretime geçildiğini belirtti.
Konvansiyonel üretimde kimyasal mücadele yapılması ile
kimyevi gübrelerin bilinçsiz ve aşırı kullanılması sonucunda ekolojik dengede
bozulmaların oluşacağına dikkat çeken Bayraktar, konvansiyonel üretimde verimin
daha fazla olmasına rağmen, yaşanan bu gibi sorunlar nedeniyle özellikle gelir
ve eğitim seviyesi yüksek olan gelişmiş ülkelerin, çevre, bitki, hayvan ve
insan sağlığına zarar vermeyen bir üretim modeli arayışı neticesinde kimyasal
maddelerin kullanılmadığı, kontrollü bir üretimi öngören "organik tarımsal
üretim" faaliyetinin ortaya çıktığını vurguladı.
İnsan sağlığının önemiyle çevre bilincinin giderek arttığını
dile getiren Bayraktar, "Yalnız ülkemizde organik tarımsal üretim
faaliyetleri tüm ülke nüfusunu besleyecek düzeyde değildir. Bu nedenledir ki
konvansiyonel tarımsal üretimin devam etme zorunluluğu vardır. Konvansiyonel
üretim ile organik üretim birbirlerinin alternatifi olmayıp, farklı üretim
tekniklerinin uygulandığı üretim şekilleridir" dedi.
Bayraktar, dünyada çevre koruma, hayvan ve bitki sağlığına
dönük kırsal kalkınma politikaları ile gıda güvenliğini sağlamaya yönelik
yaklaşımların öne çıktığı bir dönemde, organik tarımın Türkiye için büyük bir
avantaj olarak ortaya çıktığını belirterek, Türkiye'nin gelecek nesillere daha
yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla, organik tarımsal üretimi
yaygınlaştırmanın öncelikli hedef olması gerektiğini ifade etti.
"Ülkemizde başlangıçta sözleşmeli yetiştiricilik
şeklinde Ege Bölgesi'nde yoğunlaşan üretim, daha sonra ülke genelinde yaygınlaşmıştır.
Organik tarım yapılan alanların dağılıma baktığımızda, ilaç ve gübrenin en az
kullanıldığı, kimyasallarla toprağın en az kirlendiği, Doğu Anadolu Bölgemiz
ilk sırada yer almaktadır. Bölge olağanüstü organik tarım potansiyeline
sahiptir. Bu bölgemizi sırasıyla Ege, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Karadeniz,
Akdeniz ve Marmara bölgeleri izlemektedir. Ülkemizde yıllar itibarıyla organik
tarımın gelişimine baktığımızda, 1996 yılında 6 bin 790 hektar olan organik
tarım alanları, 2011 yılında 424 bin 117 hektara çıkmıştır. Organik tarım
alanlarının toplam tarımsal alanı içindeki payı, 2011 yılına gelindiğinde yüzde
2,4'e ulaşmıştır. Organik hayvancılık ise yeni yeni gelişmeye
başlamıştır."
Organik üretimin en önemli ayaklarından birisi olan organik
hayvancılık için destekleme ödemesi yapılmasına dair tebliğin, 20 Temmuz 2013
tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini de hatırlatan
Bayraktar, şunları kaydetti:
"Tebliğe göre; 2013 yılında organik hayvan
yetiştiriciliği faaliyetinde bulunan yetiştiricilere; organik anaç sığır,
manda, buzağı, anaç koyun, keçi yetiştiriciliği ile organik arılı kovan
konularında destek ödemesi yapılacaktır. Organik anaç sığır, manda ve buzağı,
anaç koyun ve keçi desteğinden faydalanmak isteyen yetiştiricilerin 7 Ekim 2013
tarihinden itibaren 22 Kasım 2013, organik arılı kovan desteğinden faydalanmak
isteyen yetiştiricilerin ise 9 Eylül 2013 tarihinden itibaren 11 Kasım 2013
mesai saati bitimine kadar, tebliğde belirtilen belgelerle birlikte il/ilçe
müdürlüklerine başvurmaları gerekmektedir. Destekleme ödemesine hak kazanan
yetiştiricilere; organik anaç sığır-manda için hayvan başına 150 lira, organik
buzağı için hayvan başına 50 lira, organik anaç koyun-keçi için hayvan başına
10 lira, organik arılı kovan için ise kovan başına 5 lira destekleme ödemesi
yapılacaktır.
0 yorum:
Yorum Gönder