Bursa’nın çevresi apartmanlarla sıralı eski bir semtinde,
içinde üç yüz yıllık koca bir çınarın dimdik durduğu bir yerdeyiz. Doğayla
tarihin bir arada olduğu, 17 dönümlük ‘kurtarılmış bir bölge’ sanki… 15.
yüzyıldan kalma Umurbey Hamamı’nın restore edilmesiyle kurulan Tofaş Sanat
Galerisi, ziyaretçilerin kendilerini zaman tünelinde hissedebileceği bir
sergiye ev sahipliği yapıyor şu sıralar…
Küratörlüğünü Naim Arnas’ın üstlendiği ‘Zaman Makineleri
Sergisi’, zaman kavramına dair çok kıymetli parçaları gün ışığına çıkarıyor.
Arnas’ın 30 yıllık koleksiyonuna ait bin 400’e yakın saat, icadından bu yana
insanoğlunun olmazsa olmazı haline gelen saatlerin zaman içindeki evrimini
yansıtıyor.
İçeriye girdiğimizde dikkati ilk çeken duvara sıra sıra
asılı, Art Nouveau tarzındaki ahşap kasalı duvar saatleri oluyor. Kimi 20.
yüzyılda yapılmış, kimi daha eski bir zaman diliminde… Yanında kolon, istasyon,
guguklu duvar saatleri; seyahat, sanayi, kule ve cam fanuslu masa saatleri yer
alıyor. Hatta bir modelini anneannemin eski evinden anımsıyor gibiyim. Tik-tak
tıkırtıları arasında, arada bir gong sesini duyar gibi oluyoruz. Bazen de bir
guguk kuşunun ötüşü kulağımıza çalınıyor.
Sergilenenler arasında daha çok 100-150 yıllık saatler
ağırlıkta, ancak 17. yüzyıldan günümüze ulaşmış objeler ve efermeralar da yok
değil. Saatlerin yanında onların bakımını üstlenen tamircilerin kullandığı
tornalar, matkaplar, temizleme aletleri de dikkat çekiyor. Ancak koleksiyonun en
nadide parçalarından birisi ise Atatürk ’ün 1937’de bir çocuğa hediye ettiği,
hemen arkasında imzası bulunan 100 bin liralık saati. O da vitrinde, yanında
hikâyesinin de anlatıldığı bir gazete kupürüyle birlikte kendine yer bulmuş.
Koleksiyon, ziyaretçileri bir ‘zaman tüneli’ne sokuyor,
geçmişe götürüp geri getiriyor. Her yaşa hitap eden ve açıldığı günden bu yana
14 bin kişinin ziyaret ettiği bu tünel, 1 yıl daha misafir ağırlamaya devam
edecek.
0 yorum:
Yorum Gönder