Üniversitenin Güney Kampüsü’nde
yıllardır kullanılmayan, terk edilmiş bir araziyi yönetimden
talep ettiler, yabani otlardan temizlediler ve tarıma hazırladılar.
‘Tarlataban’ inisiyatifi, 400 metrekarelik tarlalarında başka
bir tarım fikrini yaygınlaştırmanın peşinde. “Bu işe hobi
olarak veya hafta sonlarımızı değerlendirmek için girişmedik”
diyor inisiyatifi başlatan öğrencilerden Cihan Tekay: “Kentte
yaşayan insanlara dayatılan kapitalist üretim ilişkilerini
sorgulamak; GDO’lara, HES’lere, nükleere karşı mücadele
edenlerin yanında durmak, gıda politikaları ile ilgili
tartışmaları kampüse taşımak istiyoruz.”
Öğrencilere okulun bahçeler müdürü
Suat Yalçın göstermiş araziyi. 90’larda öğrenciyken buraya
geldiklerini hatırlıyor mezunlardan Nalan Özdemir: “Araziyi
okula Türkiye’nin ilk kadın doktoru bağışlamış. İki şart
koşmuş: Araziye bina yapılmayacak ve öğrencilerin kullanımına
açık olacak.” Arazi de sanki yıllardır onları bekliyor gibi:
Toprağı çok verimli, yumuşak. Hemen altında asırlık bir kuyu,
içinde su...
Bir yandan da okuldaki verimsiz
pratikleri dönüştürüyorlar: “İki haftadır yemekhaneden sebze
meyve atıkları, yumurta kabukları topluyoruz” diyor Uluslararası
Ticaret öğrencisi Çiğdem Artık. Yemekhane görevlileri şaşırmış
önce, “Ne yapacaksınız” diye sormuşlar, “Gübre” cevabını
alınca da “helal olsun” demişler. Eskiden kampüsteki kuru
yapraklar atık tesisine götürülürmüş, artık onlar da
‘kompost’ yani gübre olacak.
Tohumlar Fransa’dan ‘Kokopelli’
adında bir tohum bankasından gelmiş; Monsanto gibi devasa
şirketlerin tekelleştirmesine karşı dünyanın dört bir yanından
ilaçsız tohum toplayarak dağıtıyor, saklıyor ve çoğaltıyorlar.
Tohumlar için para istememiş Kokopelli, “Sadece ekin ve dağıtın”
demişler. Pınar Ercan, “20 çeşit domatesimiz var, Kızılderili
Çayen kabilesinin domates tohumları bile geldi” diyor. “Toprağın
zenginliğini korumak için çeşitlilik önemli, araziye tek tür
ekmemek lazım. Bu şekilde kimyasal kullanmanıza da gerek
kalmıyor.”
Şimdilik pembe Çanakkale domatesiyle
başlamışlar. Fidanlar okulun serasında büyüyor, birkaç haftaya
tarlaya ekilecek. İlk ekinleri sofra kurup yemeyi planlıyorlar,
gelecek planları arasındaysa yemekhanenin ihtiyaçlarını
karşılamak, ucuz fiyatlarla öğrencilere satmak, hatta mekânlarını
açma fikirleri var. “İşgalde okuldan talep ettiğimiz ucuz ve
kaliteli yemekti” diyorlar, “Şimdi sofraya gelen yemeğin nasıl
üretildiğinin de sorgulanmasını istiyoruz.”
0 yorum:
Yorum Gönder