Kanadalı bilim insanları, nano ölçekli ilaç kapsüllerini DNA
ipliklerinden üreterek, ilacı sadece hastalıklı hücrelere veren sisteme imza
attı.
Prof. Hanadi Sleiman başkanlığındaki McGill
Üniversitesi'nden bilim ekibinin başarısı, hastalıklı hücrelere ilaç
iletiminde, biyolojik nano yapılar kullanılması konusunda önemli bir adım
olarak kabul ediliyor.
Araştırmacılar, Nature Chemistry adlı bilimsel derginin
internet sitesinde yayımladıkları çalışmada, buluşlarının, DNA tabanlı nano
malzemelerin tasarımında da yeni imkanlar sunduğuna dikkati çekti.
Sleiman ve ekibi, daha önce de altın nano parçacıkların
doldurulabileceğini ve yükünü DNA nano tüplerden bırakabileceğini göstererek,
bu yolla ilaç iletiminin mümkün olduğu fikrinin ilk kanıtını ortaya koymuştu.
Yeni araştırmaysa DNA nano yapıları kullanan, altın nano parçacıklardan çok
daha ufak boyutlardaki küçük moleküllerin de ilaç iletiminde ustalıkla
kullanılabildiğini gösteren ilk çalışma olması bakımından önem taşıyor.
Son derece şaşmaz bir kesinlikle üretilebiliyor olmalarının
yanı sıra vücutta kendiliğinden yok olabilmeleri, büyüklük, şekil ve
özelliklerinin kolaylıkla ayarlanabiliyor olması, DNA tabanlı nano yapıların,
vücut içinde ilaç iletiminde sıklıkla kullanılan diğer sentetik maddelere göre
en önemli avantajını oluşturuyor.
Önce DNA'yı oluşturan materyalden oluşan kısa DNA iplikleri
yardımıyla kafes olarak adlandırdıkları DNA küpleri üreten bilim adamları, daha
sonra, bu DNA küpleri üzerinde, lipid benzeri moleküller yardımıyla ilaç
iletimine imkan sağlayan değişiklikler yaptı.
Tıpkı bir araya gelebilen yapışkan yamalara benzer bir
özelliğe sahip lipidler, DNA küpü içinde, bilim insanlarının "el
sıkışma" olarak adlandırdığı bir şekilde birbirlerine tutunabiliyor.
Deneyleri sırasında yapışkan yamaların DNA küplerinin dış
yüzlerinden birine yerleştirilmesi durumunda iki küpün birbirine
tutunabildiğini keşfeden araştırmacılar, bu yeni birleşme biçimiyle
proteinlerin kendi işlevsel yapıları içine yerleşme şekli arasında benzerlikler
olduğuna dikkati çekti.
Bilim insanları, oluşturdukları DNA kafeslerinin taşıdıkları
ilaç moleküllerini bırakmalarının ortamda belirgin bir nükleik asit diziliminin
mevcut olması halinde mümkün olabildiğini belirtti.
Araştırmanın yazı heyetinde yer alan doktora öğrencisi
Thomas Edwardson, kanser hücreleri de dahil olmak üzere birçok hastalıklı
hücrenin belirli genleri aşırı derecede aktif hale getirdiğine dikkati çekerek,
gelecekteki bir uygulamada, ilaç yüklenmiş bir DNA küpünün, taşıdığı ilacı
bırakmasını tetikleyecek hastalıklı hücre ortamına gönderilmesinin
düşünülebileceğine işaret etti.
0 yorum:
Yorum Gönder