Rüzgâr enerjisi hızla bütün dünyaya yayılıyor. Bu tükenmez
enerji kaynağından elektrik üretilen ülkelerin sayısı yüzü geçti. Doğu Avrupa
ve Latin Amerika ülkeleri de 'rüzgârı keşfedenler' arasına girdi.
Bütün dünyada 2012 yılındaki kadar rüzgâr enerjisi tesisi
kurulmamıştı. Dünya Rüzgâr Enerjisi Birliği'nin (WWEA) verilerine göre toplam
45 gigavat gücünde rüzgâr türbini dikildi. 2011 yılında da 40 gigavatlık ek
kapasite yaratılmıştı. 2012 sonu itibarı ile küresel rüzgâr elektriği
kapasitesi 282 milyar vata yükseldi. Geçen yıl bu enerji branşına 60 milyar
euroluk yatırım yapıldı. Yatırımlarda Çin ve ABD başı çekiyor. Her iki ülkede
de 13 milyon kilovat gücünde rüzgâr türbini devreye girdi. Rüzgârdan elektrik
üretiminde Çin 75 gigavatla ilk sırada yer alıyor. ABD 60 milyon kilovatlık
kapasitesiyle dünyanın rüzgârdan en fazla elektrik üreten ikinci ülkesi. Üçüncü
sıradaki Almanya da elektrik üretiminin 31 milyon kilovatlık bölümünü rüzgârdan
elde ediyor. Almanya'daki enerji dönüşümü çerçevesinde bu kapasiteye iki yıl
içinde toplam 7,5 gigavatlık ilave yapılacak.
Rüzgârdan elektrik üretilen bölgeler arasına Doğu Avrupa ve
Latin Amerika ülkeleri de girdi. Romanya, Polonya, Estonya, Ukrayna, Brezilya
ve Meksika rüzgâr türbinlerinin sayısını yüzde 40 oranında arttırdı. Dünya
Rüzgâr Enerjisi Birliği Genel Sekreteri Stefan Gsaenger bu yeşil enerji
kaynağının bütün dünyaya hızla yayılmasının nedenlerini şöyle sıralıyor:
"Her şeyden önemlisi, rüzgârın yerli enerji kaynağı olması ve ithal
edilmesinin gerekmemesi. Çevre dostu olması da önemli bir faktör. Aynı zamanda
Avrupa ülkelerinde yerine getirilmesi gereken kapasite hedefleri de var. Bu
öncelikle Romanya ve Polonya açısından önemli rol oynuyor. Ukrayna da öncelikle
Rus gazına bağımlılığını azaltmak için rüzgâra ağırlık veriyor."
Dünya Rüzgâr Enerjisi Birliği Genel Sekreteri bu branştaki
trendleri değerlendirirken iki önemli gelişmeden bahsediyor: "Rüzgâr
türbinlerine baktığımızda iki önemli trend gözümüze çarpıyor. Bunlardan
birincisi, açık denizlerde 7 megavat gücüne kadar varan büyük türbinlerin
birleştirilip rüzgâr çiftlikleri kurulması. En hızlı büyüme ve en yüksek
yatırımlar bu alanda. Diğer tarafta ise tek bir hanenin ya da bir köyün
elektrik ihtiyacını karşılamaya elverişle küçük tesislerde önemli ilerleme
kaydedildiğini görüyoruz. Küçük türbin piyasasında da büyük canlılık söz
konusu."
Rüzgârdan elde edilen elektriğin maliyetine gelince. Birlik
Genel Sekreteri Gsaenger karada ve açık denizlerde üretilen elektriğin farklı
olduğunu hatırlatıyor. Gsaenger, "Rügâr elektriğinin kilovatı normal
olarak beş ila on sente mal oluyor. Diğer enerji türleriyle rahatça rekabet
edebiliyor. Linyit ya da nükleer enerji santrallerinin kilovat maliyeti bu
rakamın oldukça üzerinde" diyor.
Dünya Rüzgâr Enerjisi Birliği Genel Sekreteri önümüzdeki 20
yıllık dönemde dünya rüzgâr elektriği üretiminin 10 kat artacağını tahmin
ediyor. Bu da, sabit tüketim seviyesine göre dünyada kullanılan elektriğin
yüzde 30'unun rüzgârdan kazanılması anlamına geliyor. Stefan Gsaenger rüzgâr
enerjisinden en çok yararlanan ülke konumundaki Danimarka'yı dünyaya örnek
gösteriyor.
Gsaenger, "Danimarka yüzde 30 ile dünyanın, rüzgâr
enerjisinin toplam üretim içindeki payının en yüksek olduğu ülkesi. Dünya
genelinde bu orana varılması mümkündür. Önümüzdeki 20 yılda rüzgâr enerjisi
kapasitesini on katına çıkarırsak bu hedefe varırız" şeklinde konuşuyor.
Gsaenger, rüzgârın şimdiden ucuz enerji türlerinden
sayılmasına rağmen yasal garantiyle sübvanse edilmesinin gerekli olduğunu
belirtiyor ve buna Türkiye'nin enerji politikasını örnek gösteriyor:
"Türkiye'de rüzgâr elektriğine ödenen yasal garantili
sabit ücret borsada ödenen fiyatın altında. Türk meslektaşlarımız buna rağmen
rüzgâr enerjisinin sübvanse edilmesinin önemli olduğunu ve fiyat garantisi
sayesinde banka kredisi kullanmanın kolaylaştığını söylüyor. Türbinlerin ürettiği
elektriği borsada satarak para kazanmaları mümkün. Ancak asgari fiyat
garantisi, rüzgâr enerjisi tesislerinin finansmanı açısından son derece
gerekli."
0 yorum:
Yorum Gönder