Yeni nesil, derin sularda da çalışabilen yüzer rüzgâr
değirmenleri Norveç açıklarında test ediliyor.
Yüzen rüzgâr değirmenlerinin en gelişmiş “Hywind” adındaki
modeli fırtınalara karşı devrilmemesi için özel bir formda tasarlandı. Şişe
benzeri dev şamandıra görünümlü bu rüzgâr değirmenleri 2009 yılından bu yana
Norveç kıyıları önünde yüzüyor.
Stuttgart Üniversitesi’nden mühendis Frank Sandner, bu
modelini “Bunun alt tarafında, deniz yüzeyinin epeyce altında, yükü
kaldırabilen bir kaide var. Bu kaide dengeyi sağlıyor.” sözleriyle özetledi.
Deniz yüzeyinin üzerinde pervaneli kule dikkat çekiyor. Geri
kalan bölüm su yüzeyinin epeyce altında yüzüyor ve kaidesi ağır beton yük ile
dolduruluyor. Bir nevî “hacıyatmaz” oyuncağı gibi; yani en ağır fırtınada dahi
batmıyor. Ama bunun bir alternatifi daha var. O da bir çeşit yüzen ada… .
Burada rüzgâr değirmeni, “Ponton” adı verilen yüzen büyük bir platform üzerinde
yükseliyor. “Windfloat” adındaki yeni bir model de 2011 yılından bu yana
Portekiz kıyıları önünde test ediliyor. Başka üreticiler ise yarım kilometre
uzunluğunda, üzerinde çok sayıda türbinin bulunduğu yüzen adalar tasarlıyorlar.
Bu yüzen rüzgâr değirmenleri, savrulup gitmemeleri için halatlarla, denizin
dibinde yatan beton kaidelere bağlanıyor.
Bugün kullanımda olan sabit pervaneli değirmenlerle
kıyaslandığında bunların önemli bir avantajı var: Bunların sığ sularda değil,
700 metreye kadar derinliği olan sularda da kullanılma imkânı bulunuyor. Bu da
rüzgâr gücünden enerji kazanma olanağını daha da genişletmiş oluyor. Alman
mühedis Sandner şu noktaya dikkat çekiyor: “Başka ülkelerde, başka kıtalarda
birdenbire derinleşen kıyı şeritleri görüyoruz. İşte yüzen rüzgâr değirmenleri
bu nedenle Okyanus’ta rüzgâr enerjisi sağlayabileceğimiz yegâne olanak.”
Diğer bir avantaj da şu: Yüzen değirmenleri karaya da
sabitlemek mümkün. Sadece onu görev yapacağı yere sevk etmek kalıyor. Yani açık
denizlerde pahalı inşaat işlerine girişmek de artık tarih oluyor. Ancak yüzen
pervaneli değirmenlerin de bazı dezavantajları yok değil! Örneğin denizde tekne
misali sağa sola savrulabiliyorlar. Bunu önlemek için bunların çok ağır
kaidelere sahip olması gerekiyor ki, bunun da oldukça masraflı olacağı
söyleniyor.
Diğer bir çözüm ise rüzgâr değirmeninde ağırlık oluşturmak
üzere bir deposundan diğerine su pompalayacak akıllı pompa sistemi… . Böylece
rüzgâr değirmeninin dalgalı denizde dengesi sağlanmış olabilecek. Ancak
mühendis Andreas Heege, çözüm önerileri ne olursa olsun denizde rüzgâr
türbinlerinin sallanmasının, savrulmasının tamamen önüne geçilemeyeceği
görüşünü savunuyor: “15 derecelik bir eğime kadar ihtiyaç doğabilir. Bununla
birlikte (rüzgâr değirmeninin) tüm aerodinamiği de değişecektir. Bu da şu
demek: Bugün kullanımda olan pervaneler bu tür talepler için yeterli değil.”
0 yorum:
Yorum Gönder