4 Nisan 2012 Çarşamba

TÜRK DOKTORDAN YENİ NESİL AŞI

Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi İmmunoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. Fikri Avcı ve ekibi özellikle yeni doğan bebeklerde zatürre ve menenjit gibi bulaşıcı hastalıklardan kaynaklanan ölümlere sebep olan mikroplara karşı bağışıklık sistemini harekete geçirerek hastalıklardan korunmasını sağlayan bir aşı geliştirdi. Dr. Fikri Avcı, yaptığı açıklamada, aşıların yetersizliğinin konuşulduğu bir süreçte Harvard ve Rockefeller üniversiteleri araştırmacılarından oluşan 4 kişilik ekibinin, son 5 yıldır aşılar üzerinde araştırma yaptığını söyledi.

Avcı, şunları kaydetti: “Çalışmaya konu edilen ve 'glukokonjugat' ismi verilen aşı çeşidi, hastalık etkeni bakterilere ait karbonhidrat ve proteinlerin kimyasal olarak birbirine bağlanmasıyla elde edilen aşı grubudur. Bu grup aşı, zatürre ve menenjit gibi bulaşıcı hastalıklara sebep olan mikroplara karşı bağışıklık sistemimizi harekete geçirerek hastalıklardan korunmamızı sağlar. Günümüz teknolojisi ile üretilen aşılar, özellikle yeni doğan çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi baskılanmış insanlarda etkili olamıyor. Bu durum da yeni nesil aşıların geliştirilmesini zorunlu kılıyor.”

Ekip olarak çalışmalarında ilk olarak bu aşı çeşidinin bağışıklık sistemini nasıl tetiklediğini araştırdıklarını belirten Avcı, “Araştırma grubumuz, 'T' hücresi adı verilen bağışıklık sistemi hücrelerinin, aşının içeriğinde bulunan karbonhidratlar tarafından aktif hale getirildiğini keşfetti. Bu gözlem, ders kitaplarına kadar geçmiş olan 'T' hücrelerinin sadece proteinleri tanıdığı varsayımının revize edilmesi gerekliliğini ortaya çıkardı. Bu bulgulardan yola çıkarak 'T' hücrelerine karbonhidrat sunumunu artıracak aşı prototipi tasarlandı. Bu yeni nesil aşının, kullanımda olan aşılardan çok daha aktif olduğunu kobaylar üzerinde ortaya çıkardık” dedi.

Yeni nesil aşının en önemli özelliğinin bağışıklık sistemi tarafından çok etkili ve verimli bir şekilde algılanması ve buna mukabil hastalık etkenine karşı uzun ömürlü ve kuvvetli bir bağışıklık geliştirilmesi olduğunu ifade eden Avcı, şunları kaydetti:

“Özellikle yaşlılar ve bebekler gibi bağışıklık sistemi gelişmemiş ya da zayıflamış insan gruplarında zatürre, menenjit, tifo gibi birçok bulaşıcı hastalığa karşı korunmamızda önemli rol alacak. Örneğin, araştırmaya konu olan model aşı, yeni doğan çocuklarda ölümcül etkilere sahip olan 'B' grubu 'streptokok' adlı bakteriye karşı etkili olan yeni nesil glukokonjugat aşıdır. Hamilelerin yaklaşık 4'te biri vajinal bölgede B grubu streptokok taşır. Bu bakteriyi taşıyan hamilelerde doğum esnasında bakteri bebeğe bulaşabilir ve bu çok ciddi sonuçlara yol açabilecektir. B grubu streptokok yeni doğanlarda zatürre, menenjit ve en önemlisi sepsise (kanın mikroplanması) neden olabilmektedir. Bebeğin bağışıklık sistemi çok zayıf olduğu için bu bakterinin sebep olduğu hastalıklar ölümle sonuçlanabilir.

Dünya genelinde bebek ölümlerinin en önemli sebeplerinden birisi bu bakteriden kaynaklanan enfeksiyonlardır. Yeni doğan bebekleri bu bakterinin ölümcül etkilerinden korumanın su anki tek yöntemi anneye hamilelik esnasında çok yoğun antibiyotik tedavisi uygulamaktır. Antibiyotik tedavisi hamilelerde birçok yan etkiye sebebiyet verdiği için aynı zamanda bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç sağlama olasılığı olduğu için antibiyotik kullanımı en son alternatif olmalıdır. Öte yandan, annenin bu bakteriye karşı aşılanması sayesinde elde edilecek antikorlar plasentadan bebeğe geçer ve yeni doğan bebek hastalık etkeni bakteriye karşı pasif bağışıklık kazanmış olur. Bu bakteriye karşı henüz onaylanmış bir aşı yok. Bizim geliştirdiğimiz aşı, anne adayına hiç zarar vermeden bu mikrobun sebep olduğu bebek ölümlerini tamamen ortadan kaldıracak potansiyele sahip.”

Asıl hedeflerinin aşıların bağışıklık sistemini nasıl çalıştırdığını görmek olduğunu ifade eden Avcı, şunları anlattı:

“Çünkü bu çalışma mekanizmasını bilince daha etkili aşılar geliştirebilirsiniz. Bizim yaptığımız da daha etkili aşılar geliştirebileceğimizi 'B' grubu 'streptokok' örneğinde göstermek oldu. Bu aşamada yeni nesil aşı yelpazesini diğer hastalık etkeni bakterilere genişletmek için çalışıyoruz. Bu vesile ile halk arasında yaygın olan bir yanlış algılamayı da düzeltmek isterim. Aşılar hastalık etkeni mikroplara karşı geliştirilir, spesifik bir hastalığa karşı değil.

Genellikle bir mikrop çeşidi birden fazla hastalığa sebep olabilir ya da bir hastalık birden fazla mikrop tarafından ortaya çıkabilir. Mesela zatürreye sebep olan çok sayıda farklı mikrop çeşidi vardır. Aynı şekilde bu mikroplar menenjite de sebep olabilir. Dolayısıyla bu mikrop çeşitlerinden sadece bir tanesine karşı aşı geliştirildiği zaman bunu zatürre ya da menenjit aşısı diye adlandıramayız, sadece o mikrop çeşidine karşı bir aşı olarak tanımlarız. Hastalık ve hastalık etkenini birbirinden ayırt etmemiz gerekir.”

0 yorum:

Yorum Gönder