Atatürk Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlhami Gülçin, ısırgan otunun ülseri önlediğini, yaraları iyileştirdiğini, dirençli mikroorganizmaların yayılmalarınını bile engellediğini ve ağrı kesici özelliğinin olduğunu, yaptığı çalışmayla bilimsel olarak kanıtladığını söyledi.
Çalışmalarında, ısırgan otunun antioksidan aktivite, anti-mikrobiyal aktivite, radikal giderme, ülser giderici (anti-ülser) ve ağrı kesici aktiviteler üzerinde durduklarını anlatan Gülçin, daha sonra geniş kapsamlı bir çalışma yaptıklarını ve bu çalışmayı gerçekleştirirken farmakologların deneyimlerinden de yararlandıklarını vurguladı.
Isırgan otunun mükemmel, sağlık açısından önemli bir bitki olduğunu ifade eden Gülçin, ısırgan otunun Anadolu kültüründe de bol miktarda kullanıldığını belirtti.
Isırgan otunun çok dirençli mikropların bile yayılmasını engellediğini ileri süren Gülçin, şunları kaydetti:
''Sağlık açısından bu kadar faydalı olan ısırgan otunun bir avantajı da Anadolu topraklarında bol miktarda bulunmasıdır. Halk arasında kullanımı yaygındır. Isırgan otu salatalarda kullanıldığı gibi ısırgan çayları, yemekleri de vardır. Bizim yapmış olduğumuz bu çalışmada ısırgan otunun antioksidan etkisi yanında, mikroplara karşı öldürücü etkisi ve ülsere iyi geldiğini tespit ettik. Ülser yapılmış farelere ısırgan otu özütünü oral olarak verdik. Bunun sonucunda ülser hastası farelerin iyileştiğini gözlemledik. Böylece ısırgan otunun ülser hastalığına iyi geldiğini tespit ettik. Ülseri yüzde 68 oranında engellediğini ispatladık.''
Yaptığı çalışmada, ısırgan otunun ağrı kesici özelliğini ortaya koyan Gülçin, ''Çalışmamızda, ısırgan otunun ağrı kesici özelliği olduğunu kanıtladık. Deney hayvanları üzerinde yapılan diğer bir çalışmada kuvvetli bir ağrı kesici olarak ağrıyı yüzde 62 oranında engellediği belirlendik. Isırgan otunun ağrı kesici özelliği halk arasında fazla bilinmemekte'' şeklinde konuştu.
Isırgan otu deyince halkın aklına ısırma özelliğinin geldiğini dile getiren Gülçin, ''Isırgan otunun ısırma özelliğinin karınca asidinden kaynaklandığı söyleniyordu. Halk arasında da ve bilimsel alanda da yanlış biliniyordu. Ancak yapılan bilimsel çalışmalarda, ısırgan otunun yapraklarında bulunan histamin molekülünden kaynaklandığı tespit edildi'' dedi.
''Özellikle bahar aylarında çıkan ısırgan otunun çok daha şifalı olduğunu söyleyebiliriz. Sonradan çıkan sürgülerde bazı bileşiklerin ve özelliklerinin olmadığını gözlemledik. Bu özellikler daha çok baharın çıkan ısırgan otunda bulunur. Bahar aylarında çıkan ısırgan otu toplanarak, gölgede kurutulup, çay, salata ve yemeklerde kullanılabilir. Taze olarak da tüketilebilir. Günde çok tüketmek yerine, her gün azar azar tüketilmesi daha faydalıdır.''
''Kullanmamız gereken ısırgan otunu diğerlerinden ayırt etmek için elimizi vurduğumuzda acı hissettiğimiz ısırgan otu, bizim aradığımız ısırgan otudur'' diyen Gülçin, ısırgan otunun çok sayıda hastalığa iyi geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Yaptığımız çalışmada, ısırgan otunun ülseri önlediğini, yaraları iyileştirdiğini, çok dirençli mikroorganizmaları bile yayılmasını önlediğini ve ağrı kesici özelliği olduğunu bilimsel olarak kanıtladık. Ülser ve harici yaralarda kullanılabilir. Hiçbir yan etkisi yoktur. Yaraları iyileştirmek için kullanılacaksa, havanda biraz dövüp, sıvılaşır bir hale geldiğinde yaranın üzerine sürmeliyiz. Çünkü ısırgan otunun çok iyi anti-mikrobiyal bir özelliği var, bu özelliği sayesinde yaraları iyileştiriyor.''
Doç. Dr. Gülçin, ısırgan otunun uygun kullanıldığı zaman hiçbir yan etkisinin bulunmadığını ifade ederek, günlük çok fazla kullanıldığı zaman bağırsak temizleyici özelliğinden dolayı müshil etkisinin olabileceğini dile getirdi.
HABER X – AA
0 yorum:
Yorum Gönder