Hasarlı gözün bypass edilmesiyle gözleri görmeyen insanlara
basit şekillerle de olsa görme yetisi kazandırılabiliyor. Göz nakli yapıldıktan
sonra tekrar görmeye başlayan 66 yaşındaki bir kadın, yıllar süren körlüğün
ardından tekrar görmenin nasıl bir şey olduğunu anlatıyor.
BBC Türkçe'den Rose Eveleth'in haberine göre, 66 yaşındaki
Fran Fulton, 10 yıldır hiç görmüyordu. Ama bir süre önce her şey değişti.
Halk arasında tavuk karası (gece körlüğü) olarak bilinen
pigmenter retinopati hastalığına yakalanan Fulton’un göz retinasındaki ışığa
duyarlı hücreler yavaş yavaş ölmeye başlamış ve zamanla tamamen kör olmuş.
Fakat Temmuz ayında Fulton’un gözlerine Argus II adlı bir sistem yerleştirildi.
Bu sistem, göz yuvarlarına yerleştirilen elektrotlar, bağlantılı bir kamera ve
gözlükten oluşuyor. Bu düzenek beyne görsel bilgi iletiyor. Bu sayede Fulton
yeniden görmeye başladı. Peki, bu nasıl bir deneyim oldu?
“Düzeneği çalıştırdıklarında nefesim kesildi. Öyle heyecanlandım
ve kalbim öyle çarptı ki patlayacak sandım, elimi göğsüme bastırdım,” diyor
Fulton.
Kameraların da gelişmesiyle birlikte, körlerin yeniden
görmesini sağlayacak yeni teknikler geliştiriliyor. Argus II gibi cihazlar
hasarlı gözü bypass ederek körlere yeniden görme yetisi kazandırabiliyor. Ancak
bu henüz tam görüş kazandırma şeklinde olmuyor. ABD’de bugün sadece altı kişide
Argus II düzeneği var.
Argus II düzeneği üç parçadan oluşuyor: Gözlük, konverter
kutu ve elektrot dizisi. Gözlükler göz bozukluğunu düzeltme amaçlı değil,
sadece kamera için yardımcı araç işlevi görüyor. Kameranınsa karmaşık bir
yapısı yok, akıllı telefonlardaki gibi. Kameradaki görüntü konverter kutuya
yansıtılıyor. Bu kutu cüzdanda ya da cepte taşınabiliyor. Kutu, hastanın
retinasına yerleştirilmiş elektrotlara sinyal gönderiyor. Yani Argus II,
pigmenter retinopati hastalığının öldürdüğü hücreleri atlayarak beyne görsel
sinyal göndermeyi başarabiliyor.
Argus II’yi geliştiren Second Sight adlı firmanın başkanı
Robert Greenberg gözü birkaç katlı bir keke benzetiyor. Bir katında bulunan ve
“rod” ve “koni” adı verilen ışığa duyarlı hücreler sayesinde görüyoruz. Ancak
pigmenter retinopati hastalığı olanlarda bu hücreler ölü olduğundan “Bu ölü
hücreleri atlayarak kekin bir sonraki katmanına gidiyoruz,” diyor Greenberg.
Yani Argus II, kameradan gelen bilgiyi, göze yerleştirilen
elektrotların kullanabileceği ve beynin yorumlayabileceği sinyallere
dönüştürüyor. Greenberg’in doktora tezi bu konuyla ilgiliymiş. Ama en can alıcı
sorunlardan biri de kâğıt inceliğindeki retinaya elektrotları yerleştirmekmiş.
Hastalar açısından ise işlemler oldukça basit. Elektrot
yerleştirmek için yapılan ameliyat birkaç saatte bitiyor ve hasta aynı gün eve
dönebiliyor. Bir haftalık iyileşme sürecinin ardından hasta, elektrotları
ayarlamak, gözlükleri almak ve nasıl kullanılacağını öğrenmek için tekrar
hastaneye gidiyor. Konverter kutudaki düğmelerle parlaklık ve kontrast
ayarlarını yapabiliyor. Ve yeni gözleriyle evine dönüyor.
Peki, Argus II kullanan kişiler ne görüyor? Greenberg bu
deneyimi, piksellere ayrılmış bir resme bakmak olarak tarif ediyor. Aydınlık ve
karanlık bölgeler söz konusu ve beyin bunları bütünlüklü düşündüğünde bir imge
olarak algılıyor.
Fakat Fulton gördüklerini tarif etmenin zor olduğunu
söylüyor. “İnsanlar şekiller gördüklerini söylüyor, evet ama elektrik uyarıları
aslında bunlar ve onları nasıl yorumlayacağınızı öğreniyorsunuz,” diyor.
Fulton gördüğü şeylerin aydınlık ve karanlık bölgelerden
oluştuğunu söylüyor. Diğer hastalar ise havai fişekler ve yılbaşı ağaçlarını
seçebildiklerini belirtiyor.
Fulton yolda yürürken uzun süre baston kullanmış. Ama şimdi
ne olduğunu göremese de çevresindeki nesneleri ve engelleri fark edebiliyor.
Argus II kusursuz değil. İlk kullananlar siyah-beyaz ile
başlıyor. Tabela okumak, yüzleri tanımak ya da nesneleri tespit etmek mümkün
olmuyor. Fakat örneğin bir şeklin üçgen mi yuvarlak mı olduğunu ayırt
edebiliyorlar.
Şunu da önemle belirtmek gerekir ki bu bütün körlerin
kullanabileceği bir düzenek değil. Elektrotların yerleştirilebilmesi için
retinalarının sağlam olması gerekiyor. Diyabet, glokom ya da enfeksiyon
nedeniyle görme yeteneğini kaybedenlerin retinası hasarlı olduğundan Argus II
bu hastalarda kullanılamıyor.
Fakat Greenberg, retina katmanını da geçip elektrotların
doğrudan beynin görme ile ilgili kısmına yerleştirilmesini öngören bir proje
üzerinde çalıştıklarını belirtiyor.
Fakat yıllarca kör olanlar için yeniden şekilleri görebilmek
bile büyük heyecan kaynağı. Fulton torunlarını görebileceği günü özlemle
beklediğini söylüyor. “Biliyorum ki yüzlerini göremeyeceğim, ama odanın içinde
durarak ‘Hadi bil bakalım neredeyim?’ diye sorduklarında onları bulabilecek,
dört yaşındakini yedi yaşındakinden ayırabileceğim,” diyor.
0 yorum:
Yorum Gönder