Soyut ve kavramsal sanatın dünyadaki sayılı kurumlarından
Zürih Haus Konstrultiv Müzesi, bu günlerde ‘Hot Spot İstanbul’ başlıklı bir
sergiye ev sahipliği yapıyor. ‘Hot Spot Istanbul’un çıkış noktasını, 1940’ların
sonundan beri gelişen Türk soyut ve kavramsal sanatı ve bunun etkisinde kalan,
genç jenerasyon sanatçıları oluşturuyor.
‘Hot Spot İstanbul’ projesi; sanatçıların, koleksiyonların
ve bu projenin gerçekleşmesini destekleyen özel kişilerin işbirliğine dayanıyor.
Türk soyut sanatına tarihsel ve geniş bir bakış sunan sergideki eserlerin
önemli bir bölümü iki yıl önce Santralistanbul’da sergilenen Papko Sanat
Koleksiyonu’na dayanıyor.
Müzenin giriş katındaki DNA bölümünde Can Altay’ın, Türk
modern sanatının başlıca isimlerinin yapıtlarını kapsayan ve onları birbiriyle
ilişkilendirerek somut bir kavramsal çerçeveye oturtan, mekâna özgü büyük bir
enstalasyonu bulunuyor. Bu bölümde yer alan sanatçılar, 1940’tan günümüze
kadar; Adnan Çoker, Nejad Melih Devrim, Burhan Doğançay, Renée Levi, Ahmet
Oran, Mübin Orhon, Seçkin Pirim, Arslan Sükan, Canan Tolon, Seyhun Topuz, Ömer
Uluç, Ebru Uygun, Ekrem Yalçındağ ve Fahrelnissa Zeid. Bilgilendirici bir depo
özelliği taşıyan bu ilk bölüm tüm serginin ‘DNA’sını oluşturuyor.
İkinci ve dördüncü kattaki daha küçük bölümlerde, Ekrem
Yalçındağ ve Ebru Uygun’un kişisel sergileri yer alıyor. Dördüncü kattaki geniş
alanda Serhat Kiraz, Renée Levi, Ahmet Öktem, Sarkis, Arslan Sükan ve Erdem
Taşdelen’in işleri; beşinci kattaki küçük odalarda ise, 1945 sonrası Türk
sanatında tarihsel önem taşıyan dört sanatçının; Nejad Melih Devrim, Mübin
Orhon, Ömer Uluç ve Fahrelnissa Zeid’in solo sergileri yer alıyor.
‘Hot Spot İstanbul’un
küratörü Dorothea Strauss, sergiyi beş ayrı bölüm üzerinden kurguluyor. Bu
bölümlerden biri de sanatçı Ebru Uygun’un kişisel sergisi. Uygun, sergi
alanının karşılıklı iki kısa duvarında 4,5 x 8 m uzunluğunda duvar
yerleştirmeleri gerçekleştirmiş. Biri beyaz, biri de siyah renkli olan ‘Behind
the Sleep Lyrics’ ismindeki mekâna özgü eserler, Uygun’un tuval üzerine yaptığı
eserlerle benzerlik gösteriyor. Bu işler de, bir “yeniden üretme” neticesinde
ortaya çıkan, tuval bezlerinin üst üste getirilmesiyle meydana gelen soyut
eserler. Mekânda ayrıca Uygun’un kariyerinin çeşitli dönemlerini temsil eden ve
farklı grafik anlayışları yansıtan beş eser daha var. Küratör Dorothea
Strauss’un farklı renk paletlerine ve görsel dillere sahip eserleri bir
bütünlük oluşturacak şekilde yerleştirdiğini belirten Ebru Uygun, dalgalı
hatların köşeli çizgileri, monokrom eserlerin renkli işleri tamamlamasını
gözettiklerini söylüyor.
Ebru Uygun, ‘Hot Spot İstanbul’un, Dorothea Strauss’un sergi
kataloğunda da belirttiği üzere; “soyutlama, indirgeme, minimal ve kavramsal
sanat gelenekleri arasındaki nüanslarla” ilgilendiğini ve kendi eserlerinin de
Türk modern ve çağdaş sanat tarihinde bu hatlar üzerinde anlam kazanan yapıtlar
olduğunu belirtiyor.
‘Hot Spot İstanbul’ sergisi, 22 Eylül’e kadar açık kalacak.
0 yorum:
Yorum Gönder