İtalyan arkeologlar, Denizli’nin dünyaca ünlü turistik öneme
sahip Pamukkale ilçesinde yapılan araştırmalarda, antik eserlerde ‘Pluto’nun
Kapısı’ olarak geçen tarihi yapıyı bulduklarını öne sürdü.
Latince’de ‘Plutonium’, Yunanca’da ise Ploutonion olarak
adlandırılan Pluto’nun kapısı, Yunan-Roma mitolojisinde yeraltına açılan bir
kapı olarak kabul ediliyordu. Yunan filozof ve yazar Cicero ile Yunan
coğrafyacı Strabon’un eserlerinde de yer verdiği antik yapı, ‘ölüler dünyasına
açılan geçit’ olarak da adlandırılıyordu. Pluto’ya kurban edilmek istenen
hayvanlar tapınağa getiriliyor ve zehirli gazlar nedeniyle ölüyordu.
Antik eserler, Frigya döneminde Hierapolis adını taşıyan
Pamukkale’de bir zamanlar bulunan tapınağın, çok kötü kokan, öldürücü dumanlar
saçtğını yazmıştı.
M.S 24 yılında öldüğü tahmin edilen coğrafyacı Strabon, “Bu
yer o kadar güçlü ve sis benzeri bir dumanla kaplı ki, birisi yerleri çok zor
görebilir. İçeriye giren her türlü hayvan anında ölümle tanışır... İçeriye
serçeler yolladım ve anında son nefeslerini vererek düştüler” yazmıştı.
Discovery News’in haberine göre, araştırma ekibinin
başındaki Salento Üniversitesi’nden klasik arkeoloji profesörü Francesco
D'Andria, UNESCO’nun Dünya Mirasları listesinde yer alan antik Hierapolis
kentinde geniş kapsamlı bir araştırma yaptıklarını belirtti. D’Andria, iki yıl
önce, Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan Filipus’un da mezarını bulduğunu
öne sürmüştü.
M.Ö 190 yılında Pergamın Kralı İkinci Eumenes tarafından
kurulan Hierapolis, M.Ö 133 yılında Roma İmparatorluğu’na katıldı. Helenistik
dönemin temsil edildiği kentlerden biri olan Hierapolis, tapınaklar, tiyatrolar
ve kaplıcalarıyla kısa zamanda büyüyen bir kent haline geldi.
Discovery News’e konuşan D’Andria, “Plutonium’u kaplıcanın
yolunu tekrar inşa ederek bulduk. Pamukkale kaplıcaları, bu mağaradan çıkan
ünlü beyaz pamuktaşı izler oluşturuyor” dedi.
Araştırma ekibi, büyük olasılıkla yıkılmış antik harabeler
arasında bir tapınağın, havuzun ve bir mağaranın girişine indiği izlenimi veren
basamaklar buldu. Tapınağın tanımlarına uyan bir keşif yaptıklarını belirten
D’Andria, “İnsanlar basamaklardan kurban edilme ayinlerini izlerdi ancak
açıklığa yaklaşmazlardı. Sadece din adamları kapının önünde durabilirdi” dedi.
D’Andria, mağaradan çıkan zehirli gazların hala etkili
olduğunu, birçok kuşun sıcak buharlara gitmek isterken aşırı karbonsioksit
içeren gazla yüzünden anında öldüğünü belirtti.
Antik eserler, tapınaktan sadece bereket tanrısı Kibele’nin
enüklerinin girebildiği belirtti. Strabon, “Nefeslerini tutabildikleri kadar
uzun tutuyolarlardı” ifadesini kullanırken, bu köpeklerin ilahi bir güç veya
üstün bir fiziksel özelliğe sahip olduğunu öne sürmüştü.
D’Andria, Hierapolis kentinin hacıların uğrak yeri olduğunu
ve havuzdan su alarak ibadet ettiklerini, ilahi rüyalar ve kehanetler
gördüklerini belirtti.
0 yorum:
Yorum Gönder