Atatürk Üniversitesi'nde yapılan bilimsel bir
çalışmada, kivinin kanser, kolesterol, tansiyon, kabızlık, gribal enfeksiyon
başta olmak üzere çok sayıda hastalığa iyi geldiği tespit edildi.
Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof.
Dr. İlhami Gülçin, kivinin ana vatanın Güney Çin olduğunu anımsatarak, meyvenin
tropikal olmadığını daha çok Çin'de ve Hindistan'da bol miktarda üretildiğini
söyledi.
Kivinin Türkiye'ye 1988 yılından sonra
girdiğini ifade eden Gülçin, Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkezi Araştırma
Enstitüsü tarafından adaptasyon çalışmalarının yapıldığını ve bu çalışmalar
sonucunda kivinin Türkiye'de Marmara, Ege ve Karadeniz bölgesinde çok rahat
adaptasyon sağladığını ifade etti.
Fiyatların düşmesinin tüketimi hızlandırmak
için oldukça önemli olduğunun altını çizen Gülçin, ''Kivi Türkiye'de farklı
sanayilerde de kullanılmaya başlandı. Özellikle meyve sularında, kozmetikte,
sabun ve şampuan üretiminde de kullanılmakta. Bunların yanı sıra ticari değeri
gittikçe artmakta, tüketiciler kivinin önemini yavaş yavaş kavramakta'' diye
konuştu.
Kivi Türkiye'de yaygın üretim alanına sahip
olduğu için kimyasal özellikleri, gıda değeri ve antioksidan özelliklerinin
belirlenmesi için bilimsel bir çalışma yaptıklarını anlatan Gülçin, şunları
kaydetti:
''Çalışmamız çok ses getirdi. Food Research
İnternational dergisinde yayımlandı ve çok atıf aldı. Bu çalışmada elde
ettiğimiz bulgulara bakınca, kivinin özellikle C vitamini açısından çok zengin
olduğu gözlendi. Aslında meyvelerde ekşimsi tat veren tek madde C vitamini
değil, sitrik asit gibi farklı bileşenlerde ekşimsi tadı veriyor. Kivideki
ekşilik tadı daha çok C vitamininden kaynaklanmakta. C vitamini kivide çok
ciddi değerlerde olduğunu saptadık. Bunun yanında antioksidan, radikal giderme,
indirgeme kapasitesi gibi çok önemli özelliklerin de kivide olduğunu
gözlemledik.''
Kivinin içeriğini aydınlatmaya yönelik Marmara
Araştırma Merkezi ile paralel çalışma yaptıklarını anlatan Gülçin, fenolik ve
flavonoid özelliklerinin zengin olduğunu gözlemlediklerini ifade etti.
Kivinin Orta Asya ülkelerinde özellikle Çin'de
yerel tıpta sıklıkla kullanıldığını hatırlatan Gülçin, kivinin daha çok kanser
hastalarına yönelik kullanıldığını vurgulayarak, birçok kanser çeşidinin
tedavisinde önemli yere sahip olduğunu belirtti.
''Kivide lif oranı yüksek. Lif oranı yüksek
olunca su tutma kapasitesi de yüksek oluyor. Buna bağlı olarak bağırsakları
çalıştırması ve kabızlığı önlemesi ayrıca önemli bir özelliği. Kivinin tansiyon
düşürücü ve kolesterol düşürücü etkileri olduğunu gözlemledik. Bayanlar
dilimlenmiş kivileri cilde koydukları zaman cildi çok rahatlık beslediğini
gözlemledik. Bunun yanı sıra sağlık açısından önemli yere sahip olan bazı
minerallerin kivide bol miktarda olduğunu tespit ettik. Sodyum ve magnezyum
başta olmak üzere kalsiyum, demir gibi birçok minerali de normal meyve
standartlarından daha yüksek oranda olduğunu saptadık. C, E ve A vitamini bol
miktarda bulunuyor.''
C vitamini bakımından zengin olan kivinin
özellikle grip, nezle ve soğuk algınlığında sık kullanılmasını öneren Gülçin,
kivinin herhangi bir yan etkisinin olmadığına dikkati çekerek, meyvenin
faydalarını şöyle sıraladı:
''Kivinin çok fazla faydası var. Ama en bariz
faydaları kivi kanser türlerinin geciktirilmesi ve yakalanma riskinin
azaltılması açısından oldukça faydalı bir meyve. Antioksidan özelliğiyle
kansere karşı koruyucu etkisi var. Kivinin yapısında bulunan lif oranı
kabızlığı önlüyor. Tansiyon ve kolesterol düşürücü etkileri olduğu mevcut.
Grip, nezle, hatta astım hastalığına faydalı. Özellik gribal enfeksiyonların
sık görüldüğü günümüzde bol miktarda kullanılabilir.''
0 yorum:
Yorum Gönder