10 Ekim 2013 Perşembe

GELENEKSEL ANTEP'İ ARAYANLARA ŞİREHAN



Eski Gaziantep'teki asırlık kervansaray otele dönüştü. Bir zamanlar pestil ticaretinin yapıldığı avluda turistler, geleneksel yemekleri tadıyor.

Şirehan bir zamanlar Antep’in tam merkeziymiş. 1885’te Halep Valisi Cemil Paşa’nın emriyle inşaatına başlanmış. Büyük bir kervansaray olarak planlanan hanın maliyetini de Antepliler karşılamış. Parası olmayan inşaatta çalışmış, çalışacak mecali olmayan da dua etmiş… Uzun yıllar kentin ekonomik hayatının temeli olan şire ve fıstık burada alınıp satılmış. Sadece hanı çevreleyen sütunların arasındaki dükkânlar değil, bir zamanlar kervanların yük indirdiği avlusu da dükkânlara bölünmüş bir pazara dönüşmüş. Han, Gaziantep ’in şire borsası olmuş. Her tür şire ürünü yani pestil, cevizli sucuk vs gibi tatlı ürünler ve kuru meyveler burada el değiştiriyormuş. Belediye binasını da içeren bu ticari merkez zamanla kentin başka yerlerine kaymış ve o değerli han terk edilip metruk bir tarihi esere dönüşmüş.
Kesme taştan inşa edilen iki katlı binanın avluya açılan üç büyük, anıtsal taç kapısı var. İpekyolu üzerinde Kore’ye kadar en büyük kervansaray olduğu söyleniyor. Tipik bir Osmanlı mimarisi örneği kabul edilen Şirehan bugün balo salonları, restoranı, lobisi ve geniş avlusuna bakan 111 odasıyla şık bir otel . Oteli kuran Gaziantepli işadamı Tahir Tekin Öztan’ı, boğazına düşkün olanlara Sofra lokantalarının sahibi olarak tanıtabiliriz. Öztan, Şirehan’ın hemen yanındaki Yemiş Han’ı da almış ve restore ettirip onu da Sofra lokantalar zincirine dahil etmiş.
Gaziantep’in dillere destan mutfağını turizmin parçası kılmak için düzenlenen Uluslararası Şirehan Gurme Festivali’nin ilki geçen hafta yapıldı. Festival, üzüm suyunun kaynatılmasıyla elde edilen, kuru tatlıların ana malzemesi olan yerel tabirle ‘şire’ye odaklanıyordu. Davetliler, Gaziantep’te gündelik hayatın önemli bir unsuru olan şire yapımın bir parçası oldu. Her yıl kendi bağlarından üzümlerini toplayan Gaziantepliler daha sonra topluca, bir tür şenlik ya da tören gibi üzümleri şireye dönüştürüyor ve kış boyunca tüketecekleri pestilleri, sucuk ve muskaları hazırlıyorlar.
Şire festivalinin ilkine davet edilen gazeteciler, siyasetçiler, yemek yazarları ve on beş yabancı şef bu sürecin tüm aşamalarına şahitlik etti. Sabahın erken saatlerinde gidilip bağdan üzümler toplandı, ardından Yemiş Han’ın avlusuna kurulan ezme havuzunda bu üzümlerin suyu çıkartıldı. Sarı çizmeler giymiş yerel kıyafetler içindeki genç kadınların ezdiği üzümlerin suyu kazanlarda kaynatılıp şire yapıldı. Sonra da kuruyemişlerle sucuklar, pestiller ve muskalar üretildi.

0 yorum:

Yorum Gönder